345 posts
Blogda Neden Yazyorum?
Blogda Neden Yazıyorum?
Bir bayram daha geride kaldı.Aile ziyaretleri yapıldı.Eller öpüldü.Harçlıklar yine alınmadı.Ve bayram tatili su gibi geçti."Bayramda ne yaptınız çocuklar?" sorusu kulaklarımda çınlamakta.Öğretmenlerimiz sağ olsun.Onlardan geriye kalan kalıntılardandır bu soru cümlesi. Bu bayramda aynı geçti benim için açıkçası.Çok duygusuz,çok hissiz..Tamam,yine kavurmaları mideye indirdik de midenin mutluluğu ne yazık ki çözüm değil bazı şeylere. Ne bileyim.Nasıl anlatayım bilemiyorum ki! İçlerde bir yerlerde yaklaşık on beş yıldır henüz anlayamadığım bir sıkıntı var.Kabul ediyorum:yazdığım şiir ve yazıların betimlemesi genelde yalnızlık üzerine oluyor.Zaten beni yazmaya iten temel faktörde bu histir. Ve bu his,iki kelimeyi bir araya getiremeyen 'beni',bana cümleler kurdurtmaya zorluyor. Galiba bazı şeyler yazıldıkça tedavi kapısı açılabiliyor.Yazdıkça o his giderek azalıyor ki yazmaya olan takatim de artmış oluyor.Bir şeylerin rotasına girdiğini gördükçe yazma şevkim artıyor. Etrafınız sizi anlamayan insancıklarla doluyken,yazdıklarınız ;hiç tanımadığınız kişilerce okunuyor ve geri dönüşler alıyor olmanız "yalnızlık" hissini ister istemez bertaraf edebiliyor. Neden kendimi anlatma çabasında olayım ki beni anlamayanlara?!Ne halleri varsa görsünler.Bana,beni anlayan blog okuyucularım yeter! Blogda yeni yayın paylaşmaya can atıyorum inanın.Çünkü yazdıklarımı okuyan kitlenin çoğunluğunu benim gibi "yazma" ile doyabilen insanlar. Türkiye'nin ve ya dünyanın bir tarafında benim gibi düşünen insanların varlığı hayata olan inancımı artırıyor. Tüm blog yazarlarına selam olsun...
More Posts from Syhmspmk
içimdeki kelebeğe
haz/13
yapışmış halde
sen hıçkırıkları boğazıma...
yutkunamamak
daha da zorlaştırıyor.
nefes almak güçleşiyor
giderek.
iyisi mi;
bir bardak
soğuk su içmeli.
'sen'in geçmesi
kuvvetle ihtimal!
ŞP
ölmek çare midir?
25/eylül/13 ölmek çare midir? ölüp yeniden dirilmek. yenilenmek,çaresi midir herşeyin? insan yaşarken de ölüdür. yirmisinde meftun olmuştur. hislerden yoksun. insanlar arasında maske takan bir çaresiz! çaresiz demek de tam tanım olmuyor aslında. sadece azraili bekleyen, bekletilmeyi sevmeyen, o gelmeden kapısını çalmayı an be an arzu eden faniler diyarında etli kemikli şovalye! ölmek çare midir? yaşa yaşayabildiğin kadar! amacın ne? günübirlik varlığının şehvetinde doruklara mı ulaşmak? yolunu kaybeden viraneyim ben. ayıkken sarhoşlukları yaşamak, ne kadar da seviyesizce! ölmek çare midir? tek vücutta birden çok kişilik, çok kişilikte kayboluş... kişilik kaybı yaşanıyor. gazetelere hükümsüzlük ilanı verilse bulunur mu acaba? diplerde dolaşmak ya da zirvelere çıkmak ne fark eder ki allah aşkına! `allah aşkı` demişken, nerde aşk? gerçek aşk kimde? faniye tutulmak mı acaba? faniden aşkı yaradana mı ulaşmak mıdır? kafam karmakarışık. ölmek çare midir? bu duruma gelme nedenim ne? nasıl bu hale gelindi? sebepler araştırılmalı. pekte irdelemeye,deşmeye gerek yok. sebep çare değildir çünkü. şimdi ne olacak? en doğru soru bu. ölmek çare midir? kim kurtaracak beni? aile mi,dostlar mı? fanileşmiş bir kadının aşkı mı? tüm sebepleri yaratan mı? galiba son soru da cevaplar gizli. ona ulaşmak için bir araç olmalı. mesela onu bilen,ona yakın bir nisa! çabuk bulmalı beni, çok geç olmadan... kaybolan yolun bulunmasının imkansızlaşmaması için acele etmeli fani kadın! ölmek çare midir?
ŞP
değişimin güzelliği-siyaha bağlandım-
23eylül13
edebi dikkatle yazılmamıştır...
sona erdi nihayet
özlenmişliklerin bitişi...
kavuşmanın sarhoşluğu
allakbullak etti beni.
yeni doğuş başladı...
siyah gözlere hasret gönlüm,
bakmaya doyamadı.
gerçi
karşısında konuşamam ya da
az konuşma fırsatı bulmam
sıksa da canımı
onu hergün görme ihtimali,
beni inanılmaz sersemleştiriyor.
ayrı bir güzellik gelmiş yüzüne.
değişim yaramış
değişim en çok onu güzelleştirmiş.
zaten güzeldi.
kalbini açmasını beklemem
gerecek bu yıl.
açılmasa da o kapı
canı sağolsun.
varlığı yeter bana.
platoniklikte master yapmam gerekse de
dereceyle olur!
hoşgeldin siyah sürmelim.
hoşgeldin siyahlım.
ŞP
öyle galiba
ağustos/22
gün biterken ağladım...
sessizce.sana mı kendime mi?
bilemedim..
içimden hıçkırıklar atarken,
gittiğinde
yüzündeki tebessüm aklımda.
pişmanlığın yansımasıydı gülüşün,galiba.
sebepler perdesinin inişi,
yeni farkedişim
engel olunamayan gidişin..
kıkırdamadan gitmeliydin en azından
hayatımdan.
ne hakla bu davranış!
ayna karşısında bakışlarım,
nereden çıkıpta sahiplendim ki,deyişlerim,
keşkelere kapıları açışım,
sonlanmayan sen varlığının uzantısı
aynalarda.
anılmayan'sen zamanlarının' boşa gidişi,
sensizlik çukurlarına düşüşüm,
ilk fırsatta yediğim tekmeler,
doğrulamayan aşkın sırtı,
bakılan her yerde oluşun,
çaresizce
aşkın içinden çıkmaya çalışmam,
kaybolmaya debelenmem her defasında,
her defasında
bodoslama hülyana çarpmam,
ve elden düşmeyen sigara.
gitmiş olabilir.insan o da...
insan;
ki güvenilmeyen tek varlık kendisi.
aslında bırakmalı.
onsuzluk diyarına da alışılabilir.
hayat oyken güzeldi.ama
hayat hala güzel!
tüm oruspuluklarıyla
hala yaşanılabilir.galiba.
belki de gidene inat
yaşanmalı.bilemedim.
ŞP
senden sonra
nis/13
acı vermez oldu bana yalnızlık. iyi ahbap oluverdik, senden sonra... sensizliğine içiyoruz, her dakka başı! sen olmasaydın,bulamazdım: bu kadar içten bir dost. teşekkürler!
ŞP